Finansal kararlar alırken dikkate alınması gereken pek çok unsur arasında faiz oranları önemli bir yer tutar. Özellikle ekonomik dalgalanmalara, yatırım eğilimlerine ve para politikalarına doğrudan etki eden nominal faiz, hem bireysel yatırımcılar hem de kurumlar açısından kritik bir göstergedir. Bu yazımızda, nominal faizin ne olduğu, nasıl hesaplandığı, hangi faktörlerden etkilendiği gibi temel sorulara yanıt vererek, reel faizle olan farkı, enflasyon ve riskle olan ilişkisi ile yatırım kararları üzerindeki rolünü de detaylı bir şekilde alacağız.
Net Bakiye
₺103.614,24
Oran i
%48,50
Net Kazanç
₺3.614,24
Nominal faiz, bir yatırımın ya da borcun anapara üzerinden belirli bir süre için kazandığı faiz oranıdır. Bankaların veya finans kuruluşlarının duyurduğu ve çoğunlukla yıllık olarak belirtilen bu oran, herhangi bir enflasyon ya da ekonomik dalgalanma etkisi içermez. Örneğin bir banka, 1 yıl vadeli bir mevduata %50 faiz vereceğini açıkladığında bu oran, nominal faizdir.
Nominal faiz sadece sayısal bir göstergedir. Alım gücündeki değişimi ya da paranın zaman içinde yaşayabileceği değer kaybını yansıtmaz. Dolayısıyla, bir yatırımın gerçek getirisini görmek için nominal faiz tek başına yeterli değildir. Enflasyon gibi faktörler hesaba katıldığında ulaşılan oran nominal faiz oranı olmaktan çıkar ve reel faiz olur. Nominal faiz, kredi geri ödemeleri, tahvil getirileri ve vadeli mevduat kazançlarının hesaplanmasında temel alınır.
Özetlemek gerekirse, nominal faiz, sözleşmelerde yazan ve tarafların anapara üzerinden anlaştığı yalın faiz oranıdır. Ekonomik koşulların etkilerinden arındırılmıştır. Bu nedenle gerçek kazanç ya da maliyeti göstermez.
Nominal faiz, bir yatırım ya da borç üzerinden yıllık olarak kazanılan faiz oranını gösterir ve genellikle aşağıdaki nominal faiz formülü ile hesaplanır:
Örneğin 1.000 TL’lik bir yatırım bir yıl sonunda 100 TL faiz getiriyorsa, nominal faiz oranı %10’dur. Bu oran, yalnızca rakamsal faiz kazancını gösterir. Enflasyon, alım gücü ya da ekonomik riskler dikkate alınmaz. Eğer faiz bileşik şekilde işliyorsa, yani kazançlar belirli aralıklarla anaparaya eklenerek yeniden faiz getiriyorsa hesaplama daha farklı yapılır. Bu durumda formül şu şekildedir:
Bu formülde; P, anaparayı, n, faizin yılda kaç kez bileşiklendirildiğini, t ise yıl sayısını ifade eder.
Bileşik faizli hesaplamalarda ise özellikle uzun vadeli yatırımlarda daha yüksek getiriler sağlayabilir. Ancak her durumda, nominal faiz enflasyon etkisini içermez. Bu yüzden gerçek kazancı görmek için nominal orandan enflasyonu çıkarmak gerekir. Burada çıkan sonuç da reel faiz olur.
Yani, nominal faiz nasıl hesaplanır sorusunun cevabı, kullanılan faiz türüne (basit ya da bileşik) göre değişir ama her durumda ekonomik gerçeklikten bağımsız, matematiksel bir orandan faydalanılır.
En yüksek mevduat faizi oranlarının nasıl belirlendiğini ve hangi kriterlere göre hesaplandığını öğrenmek istiyorsanız, En Yüksek Mevduat Faizi Oranları Nasıl Hesaplanır? başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Nominal faiz oranları, yalnızca matematiksel bir oran değildir. Ekonomik politikalardan piyasa beklentilerine kadar birçok etkenin sonucudur. Bu oranların belirlenmesindeki yapı taşı merkez bankalarıdır. Çünkü merkez bankaları enflasyonu kontrol altında tutmak ve finansal istikrarı sağlamak için politika faizi ve nominal faiz oranlarından yararlanır.
Merkez bankası politaka dışında nominal faiz oranını belirleyen diğer faktörler ise şöyle sıralanabilir:
Nominal faiz oranı yalnızca kredi ve mevduatlar için değil aynı zamanda devlet tahvilleri, özel sektör borçlanmaları ve uluslararası borçlanmalar gibi geniş bir finansal yelpazede de belirleyici bir rol oynar. Bu nedenle nominal faiz oranları, ekonomik yönelimlerin hem bir sonucudur hem de ona yön verir.
Nominal faiz ile reel faiz arasındaki temel fark, enflasyon etkisidir. Nominal faiz yüzeysel bir faiz oranıdır. Yani bankaların ya da finansal kuruluşların üzerinde hiçbir düzeltme yapmadan açıkladığı orandır. Reel faiz ise nominal faiz oranından enflasyonun çıkarılmasıyla ortaya çıkan oranı ifade eder ve paranın alım gücündeki değişimi ortaya koyar.
Örneğin enflasyon %4 seviyesindeyse ve bir yatırım %6 nominal faiz getiriyorsa yatırımcının reel kazancı yalnızca %2 olur. Bu %2, yatırımcının satın alma gücüne gerçek katkıyı ifade eder. Tam tersi durumda, eğer enflasyon %7 olsaydı, reel faiz %6 - %7 = -1 olurdu. Yani yatırımcının elindeki para reel olarak değer kaybederdi. Bu fark, Fisher Denklemi ile ortaya koyulmaktadır. Formül ise şu şekildedir:
Nominal faiz kâğıt üzerinde cazip görünebilir ama yüksek enflasyonlu dönemlerde yatırımcılar ve borç verenler için yanıltıcı olabilir. Bu yüzden ekonomik kararlar alınırken yalnızca nominal faiz değil, mutlaka reel faiz de dikkate alınmalıdır. Nitekim reel faiz, bir yatırımın gerçekten kazandırıp kazandırmadığını net şekilde ortaya koyar.
Bir cümlede nominal faiz ile reel faizin farklarını ortaya koymamız gerekirse:
Nominal faiz oranı, ekonomik ortamın iki temel unsuru olan enflasyon ve risk faktörlerinden doğrudan etkilenir. Bu ilişki özellikle Fisher Etkisi adlı teoriyle açıklanır. Fisher Etkisi’ne göre uzun vadede nominal faiz oranları, enflasyon oranındaki değişimlerle aynı yönde hareket eder. Yani enflasyon beklentisi artarsa, nominal faiz oranı da yükselir, beklenti düşerse faiz oranı da geriler.
Nominal faiz düzeyini etkileyen enflasyonun rolüne baktığımızda, enflasyonun paranın alım gücünü azaltan bir unsur olduğu görülür. Bu yüzden yatırımcıların birikimlerini koruyabilmesi amacıyla yüksek enflasyon dönemlerinde nominal faiz oranları yükseltilir. Bu yükselişteki diğer bir amaç tüketimi kısıtlama yoluyla fiyat artışının önüne geçmektir. Örneğin ABD Merkez Bankası, enflasyon hedefinin üzerine çıkıldığı dönemlerde sık sık faiz artırarak ekonomiyi soğutma yoluna gider.
Nominal faiz düzeyi, sadece enflasyon beklentisine değil, aynı zamanda risk algısına da bağlıdır. Kredi riski yüksek olan borçlulara verilen kredilerde nominal faiz oranı daha yüksek belirlenir. Benzer şekilde, siyasi ya da ekonomik istikrarsızlık yaşayan ülkelerde de nominal faiz oranları yatırımcıyı ikna edebilmek için daha yüksek tutulur.
Enflasyon ve risk arttığında, sabit getirili menkul kıymetler cazibesini yitirir. Yatırımcılar bu ortamlarda daha yüksek getiri arayışına girerek riskli ama potansiyel olarak kârlı alternatiflere yönelir. Bu nedenle yatırım kararı alırken yalnızca nominal faize değil, enflasyon beklentileri ve risk seviyesi de dikkate alınmalıdır.
Nominal faiz oranı, yatırımcıların yatırım araçlarını değerlendirirken ilk baktıkları temel göstergelerden biridir. Çünkü bir yatırımın getirisini, yani kazanç beklentisini doğrudan yansıtır. Özellikle tahvil, mevduat hesabı ve diğer sabit getirili yatırım araçları için nominal faiz, yatırım kararını şekillendiren başlıca etkendir.
Yüksek nominal faiz oranları genellikle daha düşük riskli yatırımları cazip hale getirir. Örneğin mevduat faizi yüksekse yatırımcılar risksiz kazanca yönelir. Ancak nominal faiz oranı düşükse, yatırımcılar daha fazla getiri arayışına girerek hisse senetleri veya diğer riskli varlıklara yönelebilir. Bu nedenle nominal faiz oranları yatırımcıların risk iştahını da belirler.
Ancak nominal faiz tek başına yeterli değildir. Çünkü bu oran, enflasyonu dikkate almaz. Paranın alım gücü zamanla düştüğü için yatırımcılar reel getiriye yani reel faiz oranına odaklanmalıdır. Örneğin %8 nominal faizli bir yatırım enflasyon %5 ise gerçekte yalnızca %3 kazandırır. Bu da yatırımın net kazancını gösterir.
İşin özü, nominal faiz oranı yatırım kararlarında önemli bir rehberdir. Fakat tek başına doğru bir tablo sunmaz. Bilinçli yatırımcılar, nominal faizi reel verilerle birlikte değerlendirerek gerçek getiri potansiyelini analiz eder ve buna göre portföylerini şekillendirir.
Vadeli hesap faiz oranlarının nasıl hesaplandığını ve hangi kriterlere göre belirlendiğini merak ediyorsanız, Vadeli Hesap Faiz Oranları Nasıl Hesaplanır? Neye Göre Belirlenir? başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Deniz Durur
Finans Yazarı