İş sözleşmesinin sonlandırılması için farklı sözleşme türleri bulunur. İkale sözleşmesi de iş akdinin sona erdirilmesi için sıkça kullanılan yöntemlerden biridir. Daha önce tarafların anlaşması ve orta yolu bulması sonucunda kurulan hukuki ilişki, ikale sözleşmesi ile sonlandırılabilir. Bu sözleşmenin yapısı ve şartları, diğer sözleşme türlerinden oldukça farklıdır.
Bu yazımızda ikale sözleşmesinin ne olduğunu kapsamlı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca ikale sözleşmesinin şartlarına, ne zaman imzalanması gerektiğine değineceğiz.
İkale sözleşmesi, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi halleri arasında yer alır. Bu sözleşme ile iş sözleşmesinin taraflarını oluşturanlar iş ilişkisini sona erdirmek için anlaşmaya varır ve buna uygun bir sözleşme düzenler. Tarafların düzenlediği sözleşme sonucunda kurulan hukuki ilişki, karşılıklı anlaşmaya bağlı olarak ortadan kalkar. İkale sözleşmesinde taraflar, daha önceden geçerli olan bir sözleşme sonucunda alacaklı ve borçlu olarak görülür. Bu sözleşmenin yapılmasının ardından alacaklı ve borçlu taraf kendi yükümlülüklerinden feragat ettiği için alacaklı ve borçlu vasıfları sonlandırılır.
İkale (bozma) sözleşmesi, tarafların daha önce anlaşmış olmasına rağmen sonrasında anlaşmazlık doğuran hallerin oluşması durumunda yapılır. Türk Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenen bu sözleşme, tarafların imzalaması durumunda hukuki geçerlilik kazanır. Sözleşmenin imzalanmasının ardından iş akdi sonlanır ve bu durumdan doğan kıdem tazminatı işçiye ödenir. Ayrıca taraflar arasındaki anlaşmazlıklar giderilir ve işçinin hakları korunur.
İkale sözleşmesinin hazırlanması, bazı amaçlara dayandırılabilir. Özellikle işçinin kıdem ve ihbar tazminatı gibi haklarının korunması, işverenin işçiye açabileceği tazminat davalarının önlenmesi, sözleşmenin sonlandırılması, anlaşmazlıkların çözümlenmesi, mülklerin tahliyesi için gereken şartların düzenlenmesi ve sözleşme yükümlülüklerin değiştirilmesi durumunda ikale sözleşmesi hazırlanabilir.
Yıllık Ödeme
₺630
Alışveriş Faizi
%3,50
Gecikme Faizi
%3,80
İkale sözleşmesinin şartları, daha önce taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer alan maddelere ve sözleşmenin niteliğine göre değişiklik gösterebilir. Bu sözleşmenin yapılabilmesi için her iki tarafın karşılıklı rızası alınır ve kendi iradeleri ile sözleşme imzalanır.
İkale sözleşmesi geçerlilik şartları aşağıdaki gibidir;
İkale sözleşmesi, genel olarak iş ilişkisinin sona erdiği tarihten önce ya da iş ilişkisinin sona erdiği gün içerisinde imzalanır. Ancak bu durum, her iki tarafın karşılıklı anlaşması halinde mümkündür. Sözleşmenin imzalanması için tarafların anlaşması ve uzlaşması gerekir. İmzalar atıldıktan sonra her iki taraf, sözleşmenin koşullarını ve geçerliliğini kabul etmiş sayılır. Bunun yanı sıra sözleşme hukuki bir nitelik kazanmış olur.
İkale sözleşmesi, tarafların kendi hür iradeleri ile imzalanmalıdır. Ayrıca bu imzaların atılması için, geçmişte imzalanan başka bir sözleşmenin bozulmuş olması gerekir. Tarafların imzalamasının ardından anlaşma bozulur ve iş akdi feshedilir.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 51. maddesinde yapılan düzenlemeler doğrultusunda, ikale (karşılıklı fesih) sözleşmesiyle sona erdirilen iş ilişkileri, işsizlik ödeneği kapsamı dışında tutulmaktadır. Güncel mevzuata göre, işçi ve işveren arasında ikale sözleşmesi imzalanması halinde işsizlik maaşı alınması mümkün değildir. Zira işsizlik ödeneği, iş sözleşmesinin işçi dışında gelişen irade dışı nedenlerle sona ermesi durumunda ödenmekte; ikale sözleşmesi ise tarafların serbest iradeleriyle iş sözleşmesini sonlandırmaları anlamına geldiğinden bu koşulu karşılamamaktadır.
Bununla birlikte, bazı işverenler işçisinin işsizlik ödeneğinden yararlanabilmesini sağlamak amacıyla, Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) yapılan işten çıkış bildirgesinde, çıkış nedenini "işveren tarafından haklı neden bildirilmeden fesih" şeklinde gösterebilmektedir. Ancak bu tür uygulamalar hukuki açıdan risklidir. Zira işsizlik maaşı almak amacıyla gerçeğe aykırı bildirim yapılması durumunda, hem ikale sözleşmesinin geçerliliği yargı nezdinde tartışmalı hale gelebilir hem de İŞKUR’un zarara uğraması halinde işveren hakkında idari yaptırımlar gündeme gelebilir.
İşsizlik ödeneğinden faydalanılamaması halinde, işverenin işçiyi memnun etmeye yönelik ek bir ödeme yapması mümkündür. Bu ödeme, kıdem ve ihbar tazminatı tutarlarına ek olarak ya da doğrudan işsizlik maaşı tutarına denk gelecek şekilde belirlenerek işçinin mağduriyetini hafifletebilir. Böylece, iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdirilmesi durumunda taraflar arasındaki menfaat dengesi korunabilir.
İşsizlik maaşının ne kadar olduğunu ve şartlarını öğrenmek için İşsizlik Maaşı Şartları 2025 - İşsizlik Maaşı Nasıl Hesaplanır? başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Bu yazı ile işsizlik maaşının nasıl hesaplandığını ve nasıl alındığını öğrenebilir, başvuru adımlarını inceleyebilirsiniz.
İkale sözleşmesinin imzalanması, işçinin kıdem tazminatına doğrudan hak kazanmasını engelleyebilir. Zira iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdirilmesi, tarafların karşılıklı ve serbest iradeleriyle gerçekleştiğinden, bu durum teknik olarak işçinin kendi isteğiyle işten ayrılması anlamına gelir. Türk İş Hukuku'na göre iş sözleşmesini kendi isteğiyle fesheden bir işçi, kural olarak kıdem tazminatına hak kazanamaz.
Ancak bu durum mutlak değildir. Taraflar arasında yapılan ikale sözleşmesinde, işçiye kıdem tazminatının ödeneceğine dair açık bir hüküm yer alıyorsa, bu ödeme geçerli olur ve işçi kıdem tazminatını talep edebilir. Buna karşılık, sözleşmede bu hususa dair herhangi bir düzenleme bulunmuyorsa ve iş sözleşmesi sadece ikale ile feshedilmişse, işçinin kıdem tazminatına yönelik hukuki bir talep hakkı doğmaz.
İşverenin ikale yoluyla iş sözleşmesini sona erdirmesi durumunda işçiye kıdem tazminatı ödemesi, doktrinde ve yargı kararlarında "makul yarar" ilkesi çerçevesinde değerlendirilir. Eğer işçiye yapılan ödeme, en azından kıdem ve ihbar tazminatları toplamına denk değilse, bu durumda ikale sözleşmesi geçersiz sayılabilir. Zira sözleşme, işçi açısından makul bir yarar sunmuyorsa, irade fesadı (örneğin baskı, yanılma, aldatma) iddiasıyla geçersizlik ileri sürülebilir.
Sonuç olarak, kıdem veya ihbar tazminatına yer verilmeyen ve işçiye makul bir menfaat sunmayan ikale sözleşmeleri, hem iş mahkemeleri nezdinde geçersizlikle karşılaşabilir hem de işçiye, bu tazminatlara ilişkin alacaklarını sonradan talep etme hakkı kazandırabilir.
İkale sözleşmesi kapsamında yapılan ödemelerden kesilen gelir vergisinin iadesi için, alacaklı tarafın iade talebinde bulunması gerekmektedir. Özellikle kıdem tazminatına ek olarak ödenen bonus, prim ve benzeri ödemelerden kesilen gelir vergisinin iadesi, işçiyi haksız bir mali kayıptan korumak açısından önemlidir. Bu iade, Gelir Vergisi Kanunu çerçevesinde belirli şartlara bağlanmıştır.
Gelir vergisi iadesi talep edebilmek için, başvuruda bulunan kişinin bir dilekçe hazırlayarak; ikale sözleşmesi örneğini, ilgili maaş bordrolarını ve vergiye ilişkin belgeleri eklemesi gerekir. Başvuru, fiziki olarak vergi dairesine yapılabileceği gibi, İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden ya da posta yoluyla da iletilebilir.
Ancak iade işlemlerinin hukuken geçerli olabilmesi için önemli bir koşul söz konusudur: İkale sözleşmesiyle ilgili herhangi bir dava açılmamış olması ya da daha önce açılmış bir davadan feragat edilmiş olması gerekir. Açılmış davalardan feragat edilmediği sürece, vergi daireleri iade taleplerini reddetmektedir. Bu husus, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın uygulama prensipleri doğrultusunda titizlikle denetlenmektedir.
Öte yandan, 27.03.2028 tarihinden sonra yapılan ve belirli bir istisna limitini aşan ek tazminat ödemelerinden kesilen gelir vergileri için iade talebinde bulunmak mümkün değildir. Bu tarihten itibaren yürürlüğe giren yeni düzenleme, söz konusu ödemeleri iade kapsamının dışına çıkarmış ve vergi kesintilerinin iadesini hukuken imkânsız kılmıştır.
İkale sözleşmesinin sonuçları arasında sürekli borç ilişkinin sonlandırılmasına, belirli ve belirsiz iş sözleşmelerinin feshedilmesine ve doğan hakların devamlılığının mümkün kılınmasına yardımcı olması yer alır. Bu maddeleri açıklayıcı şekilde ele almak gerekirse;
İkale ile çıkış kodu, iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirilmesinden sonra işverenin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) yaptığı işten çıkış bildiriminde kullandığı koddur. Mevzuatta ikale sözleşmesine özel bir çıkış kodu bulunmamaktadır. Bu nedenle, iş sözleşmesinin ikale yoluyla feshedildiği durumlarda SGK'ya "22 - Diğer Nedenler" kodu ile bildirim yapılması gerekmektedir.
İkalenin, yani karşılıklı fesih anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için, bildirimde bu kodun doğru şekilde kullanılması önemlidir. Zira farklı bir çıkış kodu seçilmesi (örneğin "03 - İşveren tarafından fesih", "04 - Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi" gibi) hem SGK nezdinde hem de olası bir yargı sürecinde ikale iradesini tartışmalı hale getirebilir. Bu durumda, sözleşmenin geçerliliği sorgulanabilir ya da işsizlik ödeneği gibi haklar açısından sorunlar doğabilir.
İkale sözleşmesinde işçiye yapılacak ödeme miktarı, taraflar arasında serbestçe belirlenebilir. Mevzuatta bu ödemeye ilişkin herhangi bir alt veya üst sınır öngörülmemiştir. Ancak uygulamada, işçi lehine yorum ilkesi doğrultusunda, ikale sözleşmesiyle iş sözleşmesinin sona erdirilmesi durumunda işçiye 4 ila 6 aylık brüt ücret tutarında ödeme yapılması yönünde bir teamül gelişmiştir. Bu aralık, Yargıtay kararlarında da sıklıkla "makul menfaat" ölçütü bağlamında değerlendirilmektedir.
Kategoriler: Ekonomi, Günlük Yaşam
Gizem Yıldırım
Finans Yazarı